Mezunlarımız ile Sohbet – Beril Anita Greser & Berk Adrian Greser
Dünya Dans Merkezinden mezun olan öğrencilerimizin bundan sonraki hayatlarına balenin onlara kattığı disiplinli çalışma yetisi ile devam edeceklerini ve bu durumu her zaman avantaja çevirebileceklerini biliyoruz. Biz onların gelişimine bire bir şahit olduk ama birde onların ağzından dinlemeniz için mezun öğrencilerimiz ile keyifli sohbetler gerçekleştirdik. Bugün başarılı birer balerin olan gururumuz öğrencilerimiz sorularımıza içtenlikle cevap verdiler. Sizlerle paylaşıyoruz
1. Dünya Dans Merkezinde bale eğitimine ne zaman ve nasıl başladınız?
Beril: Dünya Dans Merkezi’ndeki eğitimime 2011 yılında, önceden gittiğim bale okulunun kapanması sonucu başladım. Bu okuldaki sınıf arkadaşlarımın, Dünya Dans Merkezi’ne geçip memnun kalarak bize önermesi ile sonraki 9 senelik eğitimime burada devam ettim.
Berk: 11 yıldır devam ettiğim eski bale kursum kapandıktan sonra aslında baleye devam etmeyi düşünmüyordum. 1 senelik aradan sonra eski sınıf arkadaşlarımın önerisiyle, erkek hoca bulunmasının da etkisiyle “sadece 1 ders için” denemeye geldiğim Dünya Dans Merkezi’ne 8 yıl aralıksız devam ettim.
2. Dünya Dans Merkezinde eğitim alırken neler hissettiniz?
Beril: Dünya Dans Merkezi benim için her zaman 2. evim ve okulum gibi oldu. Her sene tekniğimi daha da geliştirme şansı buldum ve çalışmaktan da hiç yorulmadım. 2016 yılında mezun olduktan sonra hem bale derslerine devam ettim, hem de asistan olarak çalışmaya başladım. Senelerce çalışarak edindiğim bilgileri küçük nesillere aktarmak, öğretirken onlardan da birçok şey öğrenmek edindiğim en güzel tecrübelerdendi. Bu nedenle özgüven açısından beni olumlu yönde çok etkilediğini söylemeliyim. Artık sadece bir öğrenci olmaktan çok Dünya Dans Merkezi ailesinin tam bir parçası olduğumu hissetmiştim.
Berk: Düzenli olarak bale dersi ve esneme yapmak da vücuda çok iyi geliyor ve insanı sakinleştiriyor, meditasyon gibi etki ediyor. Bale tekniğinin yanında rol yapma yeteneği, mimik kullanma, sahne makyajı, müzik ve ritm duyumu gibi alanlarda beni çok yönlü olarak geliştirdiğini görmek de oldukça tatmin edici bir duygu. Bale sınıfında kurulan arkadaşlıklar da diğer arkadaşlıklardan çok farklı oluyor.
3. Bale eğitimi yıllar içerisinde size nasıl bir katkı sağladı?
Beril: Bale eğitimi, hangi yaşta başlanırsa başlansın estetik değeri en güzel öğreten sanat türü bence. Bunun yanında sizle aynı zevkleri paylaşan bir topluluğa girmek, sadece sınıf arkadaşı olmaktan çok dışarda da beraber etkinliklerde bulunmak ve sanatla ilgilenmek insanın bakış açısını gerçekten çok değiştiriyor. Mezuniyetimiz öncesindeki bu günleri özlediğimizi hepimiz itiraf etmeliyiz 🙂
Berk: Bale, özünde bir çok beceriyi barındıran bir çeşit çatı. Sosyal, fiziksel ve kinestetik becerileri, müzik ve ritm algısını, estetik anlayışını geliştiriyor, disiplinli ve düzenli çalışma alışkanlığı kazandırıyor.
Bale bana vücudumu dinlemeyi ve ona iyi bakmayı öğretti, sınırlarımı tanımamı sağladı. Bunların yanında, üniversite sınavına hazırlanıyor bile olsam aslında vaktimi iyi planladığımda sanata ve vücuduma her zaman vakit ayırabileceğimi gösterdi. Ayrıca yıllar içerisinde temsillerden biriktirdiğim çok hoş bir fotoğraf albümüm oluştu.
4. Eğitim süresince fiziki ve özgüven değişiminiz hakkında neler
söyleyebilirsiniz?
Beril: Bale, vücudu araç olarak kullanan bir sanat ve dolayısıyla fiziğe de önem veriyor. Bu nedenle de bale eğitimi boyunca yaşanılan en büyük zorluklardan biri kendi vücudunuzla barışık kalabilmek. Genetik olarak herkesin bir vücut yapısı vardır ve bunu bir seviyeye kadar değiştirebilirsiniz. Bale için “ideal” vücuda sahip olamasanız bile dans ederken dansın ne kadar içine girer, hisseder ve bunu da seyirciye aktarabilirseniz fiziki kaygılar o kadar yok olur ve amaç da kendinizi ifade edebilmenizdir zaten. Bunun yanında vücuttaki her bir kası çalıştırması ve güçlendirmesi balenin en güzel yanlarından biri. Siz fark etmeden duruşunuzu ve yürüyüşünüzü bile değiştirmesi de ne büyük etki yarattığının en güzel örneğidir.
Berk: Bale eğitiminin önemli bir özelliği, düzenli ve disiplinli çalışma alışkanlığı kazandırması. Disiplini korursanız ilerleyebiliyorsunuz ve aslında hiçbir şeyin o kadar da zor olmadığını görüyorsunuz. Bu da özgüven için sağlam bir temel oluşturuyor.
Bir başka etken de sahneye alıştırması: sahne aslında hayatı yansıtıyor. Bu, hayatta karşımıza çıkabilecek çeşitli durumlarda stresle başa çıkmaya hazırlayan, ideal bir alıştırma.
Öncesinde yeterince hazırlandıysam kaygılanacak bir şey olmadığını, ne kadar heyecanlı olsam bile müzik geldiğinde sahneye çıkmam gerektiğini öğretti.
5. Dünya Dans Merkezi ve Bale, Sizin yaşamınızda ne anlama geliyor?
Beril: Kendimi bildim bileli duyduğum her müzikte dans eden bir çocuktum. Hayatımda baleyle geçirdiğim 16 yıldan sonra dans benim için bir yaşam tarzı haline geldi. Bale eğitimimi yurtiçi ve yurtdışında katıldığım workshop ve derslerle de destekleyerek farklı bakış açıları kazandım, yeni teknikler öğrendim ve her dakikasından zevk aldım. Öyle ki, mesleğim olmamasına rağmen ilk paramı eğitmenlerimizin yanında asistan olarak çalışarak kazandım. Bu nedenle Dünya Dans Merkezi’nin yeri benim için her zaman çok farklı olacak. Sadece hobi olarak uğraştığım balede bu seviyeye gelebildiğim için beni destekleyen eğitmenlerime çok minnettarım.
Berk: Bale, 4 yaşımdan beri müzikle birlikte hayatımın bir parçası. Sosyal, fiziksel ve kinestetik becerilerimi, müzik kulağımı ona borçluyum.
Dünya Dans Merkezi’nden önce, “alaylı” bir balet olarak hiç erkek öğretmenle çalışma fırsatım olmamıştı. Bale tekniğinin (kızlar ve erkekler arasında) %80’i ortak olsa da Dünya Dans Merkezi bana hep eksik kalan %20’lik kısmı da geliştirme şansı verdi. Ayrıca eğitmenlik yapma fırsatı vermesi ve kendi bestem üzerine yapılan koreografide dans etmeme olanak sağlamasıyla da hayatımda eşsiz bir yeri var.