Dünyada Balenin Tarihi
Dans aslında insanlıkla beraber başlamıştır. Vücudu kullanarak, müzik eşliğinde çeşitli hareketler yaparak duygu, düşünce, arzu ve olayları anlatmak özellikle insanlara özgü bir iletişim ve anlatım biçimidir. Bugün bilebildiğimiz en eski çağlarda bile insanlar doğa olaylarına, inandıkları tanrılarına dansla dileklerini, teşekkürlerini dansla ifade etmişler ve tapınmışlardır. Anadolu’da yaşamış olan Sümer, Hitit ve Frig uygarlıklarında ve eski Mısır’da müzik eşliğinde dans edildiğini vazo süslemeleri ve duvar resimlerinden anlıyoruz.
İnsanlığın başlangıcıyla başlayan dansın, olmadığı yer ve yer almadığı kültür yoktur.
Daha sonra Eski Yunan ve Roma uygarlıklarında, dans toplum için her zaman önemli olmuştur. Antik dönemde dans, şarkı ve müzik hepsi tiyatronun birer ayrılmaz parçasıydı. Bunlar da günlük yaşamın doğal bir etkinliği idi. Nitekim dans adımları anlamına gelen koreografi kelimesi (dansın içeriği) eski Yunan dilindeki “XOPOC” (Horos; Dans ve korodan oluşan gösterisi) kelimesinden türemiştir.
Daha sonra Orta çağda ve Rönesans döneminde dans, hem dini törenlerde hem de evlenme, hasat gibi bir toplumun sevinç duyduğu olaylarda ortak duyguların toplulukla/topluca sergilenmesini sağlayan paylaşım biçimi olmuştur. Bale kelimesi aslında İtalyanca “ballare” kelimesinden gelmekte olup dans etmek demektedir. Guglielmo Ebreo (Gulyelmo Ebreo) yazımı otuz yıl süren “Dans Sanatı Üzerine İnceleme” adlı eserini 1463’de tamamlamış ve “bale” kelimesi tarihte ilk kez bu eserde bugünkü anlamındaki bale dansı için kullanılmıştır.
Öte yandan ”klasik bale” olarak adlandırılabilecek ilk danslar 16 ve 17’inci yüzyılda Avrupa’da özellikle Fransa ve İtalya’da başlamıştır. Sokak, tarla, tapınak yerine salonda müzik, dekor ve kostüm eşliğinde yapılmaya başlanan ilk zarif danslar Fransız Kralı 14.Louis (Lui) zamanında sarayda yapılmıştır. Hayret edeceksiniz ama önceleri kadınların dans etmesi yasaktı ve kadın kıyafetleri giymiş erkekler dans ederdi. Sonra kadınlara dans izni çıkmıştır ama ancak uzun elbiselerle. Daha sonra ilk balerinlerden Marie Camargo (Mari Kamargo) rahat dansedebilmek için elbisesinin eteğini birazcık, ama sadece ayak bileğine kadar kısaltmıştır. Bizim bildiğimiz kısa ve kabarık bale giysilerinin (tütülerin) giyilmesi balenin başlangıcından ancak 100 sene sonra gerçekleşmiştir. İlk kez parmak ucuna (pointe çıkmak) 1800’lerin başında balerin Marie (Mari) Taglioni çıkarak dans etmiştir.
Diğer yandan aynı dönemlerde dünyanın başka yerlerinde insanlar dans etmeye devam etmiş, örneğin Kızılderililer, Güney Amerika, Uzak Doğu ve Afrika yerlileri dansı büyü yapmak dahil birçok amaçla günlük sosyal yaşamlarında kullanmışlardır.
Günümüze kadar giderek yaygınlaşan ve modern balelere kadar çeşitlenen bale artık her uygar ülkenin yaptığı en ileri güzel sanatlardan biri olmuştur. Bir ülkenin sanatta ne kadar ileri olduğu kaç bale okulu, kaç bale grubu, temsil yapılan opera binası veya sahnesi, dünyaca tanınmış kaç bale eseri ve dansçısı olduğu; yılda kaç temsil yapıldığı, kaç yeni eser verildiği ile ölçülmektedir. Dans o kadar önemlidir ki, klasik balenin kurucusu olan Jean-Georges Noverre’nin (Jan Jorj Nover) (1727-1810) doğum günü olan 29 Nisan, dünya kültür birliği UNESCO’nun kararıyla, 1982’den bu yana her yıl bütün dünyada “Dünya Dans Günü” olarak kutlanmaktadır.
“Bale Kitabı, Balenin ilk adımları”.
Yazarlar: Pınar Aydın O’Dwyer, Bahri Gürcan.